Posta Kutusundaki Mızıka

Posta Kutusundaki Mızıka, A. Ali Ural'ın Şule Yayınları tarafından yayınlanmış deneme türündeki yapıtı. Kitap, mektup havasında yazılmış kısa denemelerden oluşuyor. Ön deyişte (prolog), yazar eserini "Unutulan mektubun kefareti." şeklinde tanımlıyor ve cevap veremediği bir mektuba karşılık, sevgili dostuna 61 mektup yazıyor. Bu mektuplar, yazarın başından geçen olaylarda hissettikleri üzerinden sevgi, dostluk, bağımsızlık hissi gibi insani duygular ile hayat hakkındaki görüşlerine genel bir pencere açıyorlar.
"Sevgili Dost,
Yaşamak nedir? Kalbin atışı, göğsün inip kalkışı mıdır yaşamak? Pervane suları köpürtmeye devam ediyor, demek hala yaşıyor vapur. İyi de nereye gidiyor? Hangi iskeleye bağlanacak?
Sevgili dost, Supervielle bir şiirine şöyle başlamıştı:
"Kendini bildi bileli
Mum ışığında okumaktı bütün zevki
Sonra da ellerini ikide bir
Alevin üstünde gezdirirdi.
Emin olmak için olacak
Emin olmak için
Yaşadığına... "
Bir şairin yaşadığını anlaması için acı duyması şart mı Sevgili Dost? Belki de yaşamak bir sükunettir. Havada uçuşan eşyaların yerini bulması, orkestra şefinin her biri ayrı nota defterini okuyan çalgıları susturmasıdır. Sonra yeniden değneğini havaya kaldırması ve Vivaldi'nin "Dört Mevsim"ini yorumlamaya başlamasıdır. Dört mevsimde de hafif bir rüzgar sakinleştirir kalbi ve Valery'nin şu dizelerini hatırlatır:
" Rüzgar uyandı... Artık yaşama zamanıdır.
Kitabımı bir geniş meltem açıp kapatır. "
Sevgili Dost, kitabımı okudun mu?
Doğanın Çığlığı

“Çığlık” olarak da bilinen tablo, ressam Edvard Much (1963 – 1944) tarafından 1893 ile 1910 yılları arasında aynı temada yapılan dört eserden biri. Orijinal ismi The Scream of Nature yani Doğanın Çığlığı olan tablo sanatçının çeşitli duygu durumlarını yansıttığı eserlerinin en güzel örneklerinden biri olmakla birlikte sanat tarihinin de en bilinen tabloları arasında.
Resimdeki ana figür, köprünün üzerinde durmakta ve kulaklarını tutmaktadır. Normalden daha büyük olan kafası, uzun ince elleri, dalgalı bedeni ve soluk rengiyle bir hayaleti de andırır. Gözleri yaşadığı dehşeti dışarı vuran bir ifadeyle fal taşı gibi açılmış, ağzı aralanmıştır. Açık ağzı çığlık atan bir insanın ağzını andırır. Ancak Munch eserin alt kısmına Almanca olarak “Doğanın içinden kocaman olağan dışı bir çığlığın geçtiğini duydum.” yazmıştır. Yani çığlık atan kendisi, ana figür değildir; doğanın içinde yarattığı yoğun duyguları böyle adlandırmıştır. Bu nedenle resmin Almanca orijinal adı “Doğanın Çığlığı”dır.
Resim detaylardan arınmıştır ancak sanatçı izleyiciye anlatmak istediği ruh halini tüm çarpıcılığıyla anlatmayı başarır. Bu resme bakan herhangi birinin hissedeceği tek şey dehşet duygusudur. Aktarmak istediği kaygı ve endişeyi, duygulara işaret edecek herhangi bir ayrıntı olmadan, tüm gerçekliğiyle ve tam anlamıyla anlatmayı başarmış olması, gördüğü ilgiyi açıklar niteliktedir.
Munch bu tabloyu kendi deneyimlerinden yola çıkarak yapmıştır ve esin kaynağı olan duygu durumunu şöyle ifade eder:
“Yolda iki arkadaşımla birlikte yürüyordum. Güneş batıyordu. Birdenbire gökyüzü kan kırmızısına büründü. Kendimi tükenmiş hissederek durakladım ve parmaklıklara yaslandım. Koyu mavi fiyordun ve şehrin üzerinde kan ve dil şeklinde alevler vardı. Arkadaşlarım yürümeye devam ettiler ve ben korku içinde tir tir titreyerek kalakaldım. Doğanın içinden geçen sonsuz çığlığı içimde hissettim.”
Yıllar içinde kaygı hissinin evrensel dışavurumu olarak nitelendirilen Çığlık tablosu, aynı zamanda sanatçının trajik hayatının meyvesi olarak da düşünülebilir. Sarsıntılı bir çocukluk geçiren sanatçının annesi ve ablası ressam 14 yaşına girmeden vefat etmiştir. Babası da kız kardeşi de depresyon ile mücadele etmiş, kız kardeşi akıl hastanesine yatırılmış, babasını ise 12 yıl sonra kaybetmiştir.
Ancak Munch’un, kaygı duyma halini kabullenmiş olduğu söylenebilir. Öyle ki bu durumun sanatı ve kendisi için mahiyetini günlüğüne yazdığı “Kendimi bildim bileli derin bir anksiyete yaşadım ve bunu sanatımda ifade etmeye çalıştım. Bu anksiyete ve hastalık olmadan dümensiz bir gemi gibi olurdum” sözleriyle ifade eder.
Ünlü tablo birçok filme ilham olmuş, karikatürize edilerek popüler kültürde de güncelliğini korumuştur.
Kaynaklar:
Sanatın Kısa Öyküsü, Susie Hodge, ç: Deniz Öztok, Hepkitap Yayıncılık
Kültürservisi.com
Görsel 1, Birsanat1Kitap.com