Bulutların Üzerinde Yolculuk

18 Temmuz 2021 20:30 Haftalık Kültür
resimler-kitap/bulutların_üzerine_yolculuk_anlamı_moren_haber.jpg
google news

Bulutların Üzerinde Yolculuk ya da Sis Denizinde Amaçsızca Dolaşan Adam (Orijinal Adlandırma: Der Wanderer über dem Nebelmeer), Alman ressam Caspar David Friedrich tarafından 1818'de çizilen yağlı boya tablosudur. Günümüzde, Almanya'nın Hamburg kentindeki Kunsthalle Hamburg Müzesi’nde sergilenmektedir.

DETAYLAR

Eserde ilk dikkat çeken, genellikle tercih edilen yatay çalışma yerine izleyiciye yakın olan nesnenin ayakta duruşuyla oluşturulmuş dikeyliğin tercih edilmesidir. Nesne yani adam, sırtını dönmüş vaziyette önünde uzanan sisli doğa manzarasını yüksek bir tepeden izlemektedir. Yüzü gösterilmediği için manzara karşısındaki duyguları ve kişiliğine dair detaylar izleyicinin hayal dünyasına bırakılmıştır.

Ressam böylelikle izleyicilere manzarayı ve hissettirdiklerini tablodaki adamın gözünden değil, kendi gördüğü şekliyle aktarmış olur. Bizleri sisler içindeki manzaraya, daha geniş bir perspektiften doğaya onun gözünden bakmaya ve manzara karşısındaki hislerini anlamaya iter. Resimdeki adam izleyici olur ve ressamın gözleriyle manzaraya bakar.

Romantik bir ressam olan Friedrich’e göre doğayı incelemek, insanı anlam arayışına yönlendiren bir yolculuktur. Bu sebeple doğayı anlama çabası ressam için kişinin kendini anlayarak aydınlanmasına hizmet eder. Resmin teması kendi üzerine düşünme eylemidir.

Tarihçi John Lewis Gaddis, adamın kayalıklar üzerindeki duruşunu bir çelişkiyle bağdaştırır. Adam bulutların üzerindedir, her şey onun altında gözükmektedir. Güçlü ve kendinden emin duruşu ve resmin ortasında konumlandırılmasıyla da bir güç timsalidir. Bu konumda kendini dünyanın hâkimi olarak gördüğü söylenebilir. Ancak resmin tamamına baktığımızda, heybetli dağlar ve engin gökyüzü altında küçük kalmaktadır. Öyle ki uzakta görünen sisler içindeki dağlardan daha alçak bir konumda olduğu seçilmektedir. Bu ressamın, dünyanın tepesindeki bir adamın dahi doğa karşısında küçük kalacağını hatırlaması gerektiğini söyleme biçimidir. Bir yönüyle doğanın gücü karşısında insanın önemsizliğini hatırlatır.

Resme bakıldığında, zirveye tırmanmanın haklı gururunu yaşayan bir adam da görülebilir, kendini sisler içerisinde kaybetmiş bir şekilde tehlikeli bir yamaçta bulan bir adam da. Bazı eserlerin size anlattıkları sizin onlara anlattıklarınızla ilgilidir. Bu eserin size anlatacakları, kendi hissettiklerinizin sesinden başka bir şey değil.

Kaynaklar/Ayrıca Bakınız:
mozartcultures.com
Dr. Gülşah Meral Özgür
Düşünbil Dergisi, Çeviri Video
Tablo Viki

Satürn

28 Kasım 2021 14:57 Haftalık Kültür
resimler-kitap/ZUHAL_STARDUS_KRONOS.jpg

Satürn gezegeni adını, Romalıların “Saturdus” olarak adlandırdıkları tarımın ve üretkenliğin tanrısından alır. Rivayete göre Satürn, Tanrı Kral Jüpiter’den kaçarak Roma’da Altın Çağ olarak adlandırılan bereketin ve huzurun olduğu dönemi başlatır. Öyle ki İngilizce Saturday yani cumartesi gününün bu tanrının gününe ithaf edildiği rivayet edilir. Türklerde Arap mitolojisinin etkisiyle Zuhal olarak da adlandırılır.

Astrolojide genel olarak çalışmayı ve disiplini ifade eden Satürn etkisi,  kişiye zorluklar karşısında pes etmeden mücadele etmesinde yardımcı olur. Otoriter bir yapıya da işaret eden Satürn; çalışmak, mücadele etmek, didinmek, bir amaç uğrunda irade ve sebat göstermek, mücadele içerisinde yaşanılan sınavları temsil eder. Bu sebeple de astrolojide kötü enerjiye yorulabilen bir gezegen olmuştur.

satürn

Satürn'ün günümüzden yaklaşık 4.5 milyar yıl önce oluştuğu düşünülüyor. Gezegenin yapısı büyük oranda hidrojen ve helyum gazlarından oluşuyor. Yani gezegen düşündüğümüz şekliyle aslında çok büyük ama oldukça hafif bir gaz kütlesi.

Satürn’ü diğer gezegenlerden ayıran ve dikkat çekici kılan özelliklerin başında halka sistemi geliyor. Bu sistemde halkaların genişliği dışarıya doğru bazı alanlarda 120 bin kilometreye kadar ulaşıyor. Halkalar ince küçük çapı 1 cm ile 10 cm arasında değişen buzumsu kaya kütlelerin birleşiminden oluşuyor ve genişliğine oranla çok küçük, 100 metreye yakın bir kalınlığı oluşturuyorlar.

satürn

Satürn’e o eşsiz rengini ise atmosferinin üst kısmında bulunan kristalleşmiş amonyak bulutları veriyor. Kendi etrafındaki dönüşünü on buçuk saatte tamamlıyor, bu Dünya ile kıyasladığımızda oldukça hızlı bir dönüş. Bu sebeple gezegen yassılaşıyor ve basık bir görünüme bürünüyor. Atmosferin üst kısmı Satürn’den farklı bir hızda dönüyor, bu sebeple sıklıkla atmosferinde şiddetli fırtınalar meydana geliyor.

Satürn’den görüntüler toplayan Cassini uzay aracının 2016 yılında paylaştığı görüntülerde yer alan kuzey kutbundaki altıgen bulutlar gezegene ait sırrı çözülememiş durumlardan biri. Gezegenin kuzey kutup noktasında dünyadaki bir kasırganın oluşturduğuna benzer bir yapı görülüyor. Ancak kasırganın dünyada oluşturduğu sarmalın çevresi dünyada çember şeklinde görülürken Satürn’de bir altıgenden oluşmuş.

satürn altıgen

Satürn aynı zamanda bilenen 62 adet uydu sistemine sahiptir. En bilineni Titan’dır ve 2005 yılında Huygens aracı yüzeyine inmiştir. Titan’ı özel yapan şey atmosferindeki hava değişimlerinin dünyadakine benzer küçük göller ve denizler yaratmış olması, bu yüzeylerin altında ise buz ve kaya kaplı bir yerkürenin oluşmaya başlandığının gözlemlenmiş olmasıdır. Bilim insanları Dünya’nın oluşumunun ilk evresinde Titan’ın bugünkü haline çok benzediğini düşünüyorlar.

Satürn çıplak gözle teleskopla gözleyebildiğimiz beş gezegenden biri. Karmaşık olmayan küçük bir teleskopla dahi görülebilir bir gezegen, bu sebeple keşfi de 17.yy.a dayanıyor. İlk olarak 1610 yılında Galileo Galilei Satürn’ü gözlemliyor ve o zamanki teknolojiyle gördüğü Satürn’ün halkalarını bir yuvarlağın yanındaki kulaklar olarak resmediyor. 

1655 yılında Hollandalı Astronom Christiann Huygens daha gelişmiş bir teleskopla bakınca bu kulakların yuvarlığın etrafını saran bir halka olduğunu anlıyor. 1675 yılında ise Giovenni Domenico Cassini bu halkanın aralarında boşluklar olan birden fazla halkadan oluştuğunu söylüyor. O günden bugüne Satürn hakkında yapılan çalışmalar sürüyor. Bu güne kadar gezegene keşif amaçlı toplamda 4 uzay aracı gönderildi. Satürn’ün yörüngesinde ve en büyük uydusunda keşifler yapan bu araçlar vasıtasıyla şuan ki bilgilerimiz tam anlamıyla oluşmuş oldu.

Satürn’e anlamlar veren ve onu merak eden bizler için bu soluk renkli ve hüzünlü gezegen gökyüzünde varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bilim bizler için uzayın sırlarına her geçen gün biraz daha ışık tutsa da karanlıkta kalan kısım halen aydınlıktan çok fazla.